Toplum ve kendin için değer yaratmak istiyorsan Sen-De-Gel!
Mandinka kabilesi Afrika’nın neresinde yaşıyor biliyor musunuz?
Hiç Fula yerlisi bir kadınla el ele verip pirinç tarlasının ortasında dans ettiğiniz oldu mu?
Ay ışığında birlikte Attaya çayı yudumladığınız balıkçıdan, balıkların yüzgeçlerine bakarak hangisinin dişi, hangisinin erkek olduğunu anlamayı öğrendiğiniz mi?
Kora nasıl bir müzik aletidir, gördünüz mü? Bu sazın üstadı Deliba’nın coşkulu sesini duydunuz mu?
Baobab ağacının meyvelerini hiç tattınız mı?
Eğer bu sorular sizde merak uyandırdıysa, cevapları nerede bulabileceğinizi hemen tarif edebilirim: Afrika’nın batı kıyısında, kıtanın en küçük ülkesi olan Gambiya’da.
“Gambiya’da ne işin var?” diye soracak olursanız, onun da cevabı hazır: Dünyanın en yoksul ülkelerinde sürdürülebilir kalkınma projeleri hayata geçiren sivil toplum kuruluşu Sen-De-Gel’in Gönüllü Proje Koordinatörü olarak, yaklaşık iki aydır buradayım.
Gambiya’da, Sen-De-Gel’in yerel gönüllü paydaşı WACC (Women Advencement & Child Care) organizasyonu ile ortaklaşa gerçekleştirdiği kalkınma projelerini yürütmek, yeni projelerin hayata geçebilmesi için ülkenin farklı bölgelerine seyahat edip araştırmalar yapmak, Gambiyalılarla birlikte hareket ederek sorunlara ortak çözümler üretebilmek için gönüllü olarak çalışıyorum.
Birkaç yıl önce profesyonel çalışma hayatıma ara verip, gönüllü çalışmak üzere Orta Amerika’ya gitmiştim. En büyük arzum, özel şirketler veya yalnızca kendi yararıma çalışmaya bir süre de olsa ara vererek, içinde bulundukları toplumsal ya da ailevi şartlar dolayısıyla çetin hayat koşullarında yaşamak zorunda kalan bireylere destek verebilmekti.
Guatemala’da bir yetimhanede başlayan bu ilk gönüllülük serüvenim, bana yalnızca uzak diyarlardaki farklı kültürlerin yaşayış biçimlerini öğretmekle kalmadı; varlığını bildiğim, ancak fiziken yüz yüze gelmediğim için boyutlarını gerçek manasıyla kestiremediğim yoksulluk ve eğitimde eşitsizliğin gerçekliğini idrak etmem için bir kapı açtı. Ancak en önemlisi, “Cehenneme giden yol, iyi niyet taşlarıyla döşelidir” atasözünün ne anlama geldiği kafamda berraklaştı. Bir kişi ya da bölgeye yapacağınız tek seferlik bağışların yaraları sarmadığını, uluslararası ajansların az gelişmiş devletlere yaptıkları finansal yardımların yolsuzluklar nedeniyle bireylere ulaşamadığını, üzülerek ama yakinen görmemi sağladı. Gerçek anlamda yardımın ancak sürdürülebilir kalkınmaya destek vermekle olabileceğini anlamış oldum…
İşte tam bu noktada, yolumun Sen-De-Gel ekibiyle kesişmesi beni çok heyecanlandırdı. Bireyler ya da toplulukların işlerini iyileştirmeleri, gelirlerini artırarak geçimlerini daha rahat bir şekilde sağlamaları, çocuklarına iyi bir eğitim verebilmeleri için, yardımın çok ötesinde projeler gerçekleştiriyorlardı. Gambiya’ya gelip projeleri yerinde ziyaret ettiğim anda, ne kadar doğru adımlar atılmış olduğunu sevinçle gözlemledim. Bugün aynı vizyonu paylaştığım Sen-De-Gel ailesinin bir parçası olarak Gambiyalılarla el ele projelerimizi hayata geçirirken, gönüllülüğü -gerçek manada- deneyimliyor olduğum için çok mutluyum. Dezavantajlı toplumlar için iyi bir şeyler yapıyor olmanın getirdiği kişisel huzur bir tarafa, profesyonel iş hayatımda beni ileriye taşıyacak yeni bilgilerle donandığım için ayrıca minnettarım.
Bu düşüncelerimi tek bir cümleyle özetlemem gerekirse, topluma ve kendine değer katacak “gönüllülüğü” deneyimlemek istiyorsan, Sen-De-Gel!
Beliz Kudat
Eylül 2013